Yorum Kategorileri

19 Nisan 2014 Cumartesi

ARAF - JAMIE McGUIRE

 Bugün, son zamanların en çok beğenilen serilerinden Providence Üçlemesi' nin ilk kitabı olan Araf yorumumla karşınızdayım :)

 Öncelikle arka kapak tanıtımını sizlerle paylaşayım.

(www.facebook.com/yabanciyayinlari)
Işığın olduğu yerde, karanlık da vardır.
Nina, babasının ölümüyle kendisini Providence' ta varlığından hiç haberdar olmadığı bambaşka bir dünyanın içinde bulur. babasının cenazesinin olduğu gün otobüs durağında tesadüfen karşılaştığına inandığı çekici, karşı konulamaz Jared ile yakınlaşmasıysa Nina' nın hayatını tamamen altüst eder.
Jared ile Nina' nın birbirlerine aşık olmaları işleri tamamen zora sokar. Jared, Nina' yı sadece babasının düşmanları olan insanlardan değil, kendi soyundan olan yarı meleklerle Cehennem' deki Şeytanlar' dan da korumak zorunda kalır. Jared ile Nina' nın birlikte olabilmek için kaderlerine karşı gelip düşmanlarını alt etmeleri gerekir.


 Nasıl anlatsam, nerden başlasam... Jared, Nina' yı koruması için görevlendirilen bir yarı melek. Yıllar boyu onu koruyor, her zor durumdan onu kurtarıyor. Jared ona ölesiye aşık ama görevi nedeniyle ondan uzak durmak zorunda. Ondan uzak duracak gücü kendisinde bulamadığını anlayınca da, cenaze günü Nina' nın karşısına çıkıyor. Ve o gün ikisi için de dönüm noktası oluyor.

 Tanıştıları günden sonra Jared, Nina' nın karşısına tesadüfen (!) çıkıp durmaya başlayınca Nina da ona karşı birşeyler hissetmeye başlıyor. Ama onun sakladığı bir sır olduğunu da farkediyor veee fantastik hikayemiz burada tam anlamıyla başlamış oluyor.

 Bir de aşk üçgenimiz var tabii, Ryan Nina' nın okuldan arkadaşı ve ona aşık. Ama zavallımızın yapacak bir şeyi yok, zira Nina Jared' ın aşkından yanıp tutuştuğu için şansı pek yaver gitmiyor.

 Benim yorumum bu kadar, daha fazla şey yazmak isterdim ama okumayanlar için biraz gizem kalması lazım yoksa tadı kaçar :) 

 Kitabı okuyan her kız bence Jared gibi bir sevgili isteyecek ama ne yazık ki dünya üzerinde böyle bir erkeğe halen rastlanılmış değil. Ne yapalım, biz de hayalini kurarız :) 
(www.facebook.com/yabanciyayinlari)



Yazarımız Jamie de bunun sadece hayalleri süsleyeceğini anlamış olacak ki hayalindeki Jared' ı paylaşmış. 

Benim hayalimdeki Jared da aynen bu kişi, Jamie ablamızla aynı zevkleri paylaşıyor olmak güzel :)





(www.izafet.net)
 Jensen Ackles, Jared rolü için biçilmiş kaftan olurdu kanımca, umarım filmi çekilir de kanlı canlı görürüz meleğimizi :)

 Çok fazla bir şey yazmaya gerek yok diyor ve kitabımızdan içinizi ısıtacak alıntılarla sizi baş başa bırakıyorum :)

"Nina," diye fısıldadı bana doğru uzanırken. Onu itince, biraz geri çekildi. "Bunu yapma. Öylece durup ağlamanı izlememin gerektiği çok fazla zaman oldu. Bunu daha fazla yapamıyorum." 
"Yeni birisiyle tanıştığında olması gereken şey, her şeyin yeni olmasıdır! Bütün kötü alışkanlıklarımı biliyorsun. Ah Tanrım! Kimbilir, beni neler yaparken görmüşsündür." - Nina
"Seni seviyorum Jared." Bu yeterli görünmüyordu, ama sözcüklerim ağzımdan döküldüğü an, ona tüm hayatı boyunca istediği şeyi vermişim gibi, gülümsemesi saf bir hazza dönüştü. 
"Benim var olduğumu bile bilmiyorken sen, sana aşıktım ben." - Jared 
"Eğer sen yokken mutluysam, bu seni düşündüğüm içindir." - Nina
"Seni bir seçim yapmaya zorlamayacağını söyledi. Ama eğer bir seçim yapmazsan, kaybeden ben olacağım. Bu yüzden senden bir seçim yapmanı istiyorum Nina. Beni seç. Lütfen... beni seç." -  Jared
Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!


8 Nisan 2014 Salı

Providence Üçlemesi


(resim kaynak: www.facebook.com/yabanciyayinlari )
                                                
    Yabancı Yayınları, Providence Üçlemesi’ nin son kitabı olan Cennet’ in kapağını yayınladıktan kısa bir süre sonra çıkış tarihini de verdi! 


    Kitabımız 18 Nisan’ da elimizde olacak yihhuuu! 
  
  Jamie McGuire’ ın kalemine hayranım! Alacakaranlık serisi ile fantastik aşk türü romanlar vazgeçilmezim olmuştu. Ama son birkaç yıldır Bella ve Edward aşkının tadını verebilen bir romana rastlayamadım. Bu seri sonunda kötü talihimi kırdı geçti! Yazar, ilk kitaplarının aksine bu seriyi fantastik aşk türünde yazmış. Koruyucu melek ve insan arasındaki aşkı öylesine güzel anlatmış ki, insan ara sıra kendi kendine konuşup koruyucu meleğini bulmaya falan çalışabiliyor! 

   Jamie McGuire'yi henüz 2013 yazından beri tanıyor olsam da, ilk kitabı olan Tatlı Bela ile beni kendisine bağlamayı başardı. O yüzden hangi kitabı çıkarsa çıksın gözüm kapalı alıp okurum, o derece yani.

  Ayrıca, ilk iki kitabın kapağı gibi, son kitabın kapağı da harika olmuş. Yabancı Yayınları işini gerçekten çok iyi yapıyor! 

  Providence Üçlemesi' nin ikinci kitabı olan Cehennem’ i bile hala okuyamadım ama İzmir Tüyap Kitap Fuarı’ na az kaldı. Biliyorsunuz ki fuardan kitap almak gibisi yok. O yüzden bu sıralar kitap alma isteğimi zor da olsa bastırıyorum, içimdeki canavar fuarda ortaya çıkacak!

  Yakın zamanda serinin yorumunu yapacağım, yayınlanmasının üzerinden biraz zaman geçmiş oluyor ama olsun. "Geç olsun güç olmasın.” demişler değil mi?


Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!

    

4 Nisan 2014 Cuma

Bir Devrin Sonu


 An itibariyle "How I Met Your Mother" dizisini bitirmiş bulunuyorum. Sonuç mu? Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Eminim dizinin sıkı takipçisi olanlar benimle aynı duyguları paylaşıyorlardır.

SPOILER ALERT!!! 

  Halen izlememiş olanlar okumasın, zira okunursa aranızdan birçoğu ilk cümleyle beraber ya finalin son üç dakikasını izlemekten vazgeçecek ya da kendini en yakın camdan aşağı atacak benden söylemesi.
                  
Ted ve Tracy annemiz bilindiği gibi tren istasyonunda tanışırlar, ama bu tanışma ruh eşlerinin tanışmasıdır. Öyle güzeldir ki hayran kalırsınız. Annemizin elindeki sarı şemsiyenin hikayesini birbirlerine anlatırlar ve tesadüf üstüne tesadüfler ile dolu olan bilindik sarı şemsiyemiz, onların aşkının sembolü olur. Benim için hikaye burada bitiyor, ama sevgili senaristlerimiz yazmaya doyamamışlar ve resmen fantastik bilim kurgu ötesi bir final yaratmışlar.
Bu kısımları hızlıca geçmek istiyorum, hatırladıkça içime oturuyor çünkü. Olaylar son üç dakikada şöyle gelişiyor,
Barney ve Robin üç yıllık evliliklerini bir anda bitiriyorlar ve bunu da normal bir şeymiş gibi dan diye söylüyorlar. Bu arada Lily üçüncü çocuğa hamile olduğunu,  Marshall da kendisine yargıçlık teklifi geldiğini söylüyor. Ekip yine bir arada ama son kez… 
(kaynak :www.digitalspy.com )
Ted mi? Ted ise anne anne diye bekleyip durduğumuz bayanla yıllarca aynı evde yaşıyor ve evlilik dışı iki çocukları oluyor! Evet bizim evlilik manyağı Ted bunu yapan. En sonunda dayanamayıp evleniyorlar, mutlu son mu? Tabii ki hayır!
Ted’ in yıllarca aradığı, sonunda buldu diye sevindiğimiz biricik eşi ölümcül bir hastalığa yakalanıyor ve ölüyor! Evet, tam dokuz yıl beklediğimiz anne üç dakikada ölüyor ve biz halen hangi hastalıktan öldüğünü bilmiyoruz
En vurucu ana geldi sıra. Ted, finalde “It’s the story of how i met your mother,”  diyince çocuklar itiraz edip, “bize anlattığın hikayede annemle ilgili hiçbir şey yok, bu resmen Robin teyzenin hikayesi!” diyorlar. Ve Ted, onlarca yıl sonra hala Robin’ e aşık olduğunu çocuklarına itiraf ediyor. Çocuklar zaten bu durumun oldukça farkındalar ve Robin’ e çıkma teklif etmesi için babalarını teşvik bile ediyorlar. Son sahnede ise Ted’ i elinde mavi Fransız kornosuyla Robin’ in kapısında beklerken görüyoruz!!!


Bölüm yorumuma gelince, 
Ben açıkçası az önce de söylediğim gibi sarı şemsiyenin altında konuştuktan sonra, hayatlarındaki önemli anları gösterir ve bitirirler diye bekliyordum. Ama sayın senaristler sırtımdan bıçakladı resmen. Barney ve Robin aşkı bitirilir mi arkadaş! Robin’ di Barney’ yi adam eden, hadi bunu da geçtim tam bir sezon boyunca onların düğününü izledik! Sen git üç yılda bu evliliği bitir. Allahtan Marshall ve Lily’ mize bir şey yapmamışlar, bu kafayla onları bile boşayabilirlerdi!
Ha bu arada söylemiş miydim? Barney’ nin bir kızı oldu, onun annesi kim öğrenemedik bile haberiniz olsun…
                                                       
  Benim görüşlerim bunlar. Peki siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlara bekliyorum :)

Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!


2 Nisan 2014 Çarşamba

Merhaba!

  Herkese merhaba! Aylardır kendime bir blog kurayım diye düşünüp duruyordum. Bugün oturdum bilgisayar başına veeee işte buradayım!
  İsmimden de görüleceği üzere müzisyenim, ama burada sadece müzik olmayacak. Yabancı diziler, bayılarak okuduğum kitaplarla ilgili yorumlar gibi "beni ben yapan" diye nitelendirdiğim şeyleri sizlerle paylaşacağım. 
  Yazılarımla yüzünüzde gülümseme bırakmak en büyük isteğim, umarım bunda başarılı olurum. Tekrar görüşmek üzere! Hoşça kalın!
Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!