Yorum Kategorileri

24 Nisan 2015 Cuma

The Vampire Diaries - Vampir Günlükleri Dizi Yorumu

Herkese merhaba!

(resim kaynak: www.fanpop.com)
Blogumu açalı bir yılı aşkın süre geçmiş ve ben sadece tek bir dizi yorumu yapmışım. Mışlı mişli konuşuyorum bakmayın siz gül gibi farkındayım da üşengeçlik başa bela napalım :) Bugün blogumun konuğu müthiş dizi, The Vampire Diaries, son sezonuna girmeden önce derinlemesine bir yazı yazayım da hatırası kalsın dedim ve işte buradayım. Hatıra dedim evet, gelecek sezon izlemeyeceğim. Çok kesin konuşuyorum belki ama birazdan ayrıntılarında kaybolacağınız bu güzel dizi yalnızca ben değil, birçok Delena hayranı için (Delena nedir aşağıda açıklanacak) dizimizin altıncı sezonu son sezon. Yedinci sezonun olduğu bir dünya yok bizim için!

Yazıya sitemle başladım sanki, neyse ben asıl yapmam gereken işe devam edeyim. Evet arkadaşlar buyurun bakalım The Vampire Diaries dizisi nasıl bir şeymiş, ne anlatırmış, neden bu kadar hayranı varmış :)

DİZİNİN KONUSU

Aslında dizi, kitaptan uyarlama öncelikle onu belirteyim. Yazar L. J. Smith kaleminden çıkmış bir seri. Ben kitapların tamamını henüz okumadığımdan sadece dizi yorumunu yapacağım.

Mystic Falls isimli küçük bir kasabada başlıyor her şey. Stefan Salvatore ve Damon Salvatore, vampir olduktan sonra ayrıldıkları ve bir daha onlarca yıl dönmedikleri kasabaya geri geliyorlar. Her ne kadar kardeş olsalar da, Stefan ve Damon vampir oldukları günden o yana bir daha hiç görüşmemişler, birbirlerinden nefret ediyorlar. Damon yapı olarak ölümcül, gıcık, sinir, aşırı fevri, insanları sinek gibi öldüren duyarsız bir vampirken; Stefan insan kanından beslenmemeyi kendine ilke edinmiş, kibar, centilmen, sessiz sedasız bir vampir. İkisinin ortak yanı öldürücü derecede seksi olmaları :)
(resim kaynak: galleryhip.com)
Elena, annesi ve babası Wickery Köprüsü' nde geçirdikleri kazada ölmüş, kardeşi Jeremy ve halası Jenna ile eski yaşamına tutunmaya çalışan bir lise öğrencisi. Arkadaşı Bonnie kendisinin özel güçleri olduğuna inanırken (ki gerçekten de varmış kız haklı), Caroline tam bi bitch :) Öyle böyle değil, her ne kadar Elena ve Bonnie ile dostlarsa da arkalarından iş çevirme, en yakışıklı erkeğe sahip olma arzusu vs. her şey onda. 
(resim kaynak: www.fanforum.com)
Evet ana karakterler bunlar. Gelelim asıl noktaya, iki vampir kardeşin yolları Elena Gilbert sayesinde bu kasabada kesişiyor. Burada az biraz SPOILER ALARMI veriyorum ama dizi zaten son sezona gelmek üzere olduğundan bunları mutlaka bir yerde okumuş olmalısınız. Elena, vakti zamanında iki kardeşin birbirine düşmesine neden olan ve ikisinin de delicesine aşık olduğu Katherine' in kopyası! Katherine iki kardeşi parmağında oynatmış ikisinin de aşkını kendine istemiş iki kardeşi birbirlerinden habersiz vampire dönüştürmüştür, ikisine de sonsuzluk ve aşk vaad etmiştir. Ama tek kalpte iki aşk olmaz, iki kardeş bunu kabullenemez ve yaşanan üzücü bir olay neticesinde Katherine ölür, iki kardeş de bu olaydan sonra ezeli düşman olurlar. 

İşte Stefan, Katherine' e olan aşkından hiç vazgeçmemiştir ve Elena' yı görünce hayatının şokunu geçirir. Yegane aşkına birebir benzeyen bu kızın kim olduğunu öğrenmek için yanıp tutuşur ve sonunda aynı liseye kaydını yaptırır. Elena ile tanıştıklarında ise onun Katherine' den çok farklı birisi olduğunu görür, Elena' ya aşık olur. Bu arada kötü kardeş Damon' ın da Elena' dan haberi olur ve o da kasabaya hem aşkının kopyasını tanımak hem de aşkını ondan çalan kardeşinden intikam almak için kasabaya geri döner.

Olaylar silsilesi böyle başlar gider. Bayağı bir anlattım sanırım ama işte dizinin özü bu. 

NEDEN DELENA?

Gelelim diziye yeni başlamış ve Damon Salvatore' dan ölesiye nefret eden kesimin istisnasız soracağı şeye :) 
Dizi altıncı sezonunu deviriyor ve ben ve benim gibi takık arkadaşlar Delena da Delena diyor, anlamıyorsunuz değil mi bizi? Damon kadar vahşi, sinir, burnu havada ve daha da kötüsü bencil bir vampir ile saf insan kızımız Elena nası birlikte olsunlar? Damon öldürecek onu, Elena' nın tek aşkı Stefan değil mi? Değil işte a dostlar değil! Dan diye giriş yaptım önce şunu kısaca belirteyim. Dizide kısa süre sonra ister istemez aşk üçgeni oluşuyor aynı Katherine' de olduğu gibi iki kardeş Elena' ya tutuluyorlar. İşte fan grubu olarak Stefan ve Elena' nın birlikte olmasını isteyenler Stelena, Damon ve Elena' nın birlikte olmasını isteyenler de Delena' cılar olarak karşımıza çıkıyor :)
(resim kaynak: www.fanpop.com)
İşte türlü zorluklar, yaşanan acı kayıplar, vampirler, kurt adamlar, cadılar ve onların meseleleri derken bir bakmışım ben de Delena' cı olmuşum. Delena aşkı bir efsanedir, anlatılmaz yaşanır! Edward Bella aşkı diyoruz ya hep zaman zaman (ya da ben diyorum neyse), işte bu aşk da onlarınki gibi kendine has, asla yok olmamalı dedirten bir aşktır. 
(resim kaynak: www.fanpop.com)

NEDEN İZLEMELİYİZ?
Yukarıda elimden geldiğince az SPOILER ile açıklamaya çalıştığım doğrultuda, bu dizi izleyen kişinin hayatında yeni bir sayfa açıyor, yeni arkadaşlıklar, yeni ortamlar edinmişçesine sarıp sarmalıyor. Kendinizi Mystic Falls' un kollarında buluveriyorsunuz. Yalnızca aşk hikayesi değil, türlü dramalar da içeriyor, vıcık vıcık aşk kokan bir konusu yok anlayacağınız. Tipik vampir-insan aşkı ve lise gençliği de değil.

(resim kaynak: www.pinterest.com)
Aşkın en saf, en tutkulu, en imkansız ve en güzel halini görebileceğiniz bu diziyi mutlaka izleyin. SPOILER almadan şimdiki sezona kadar gelirseniz ne mutlu size :) O kadar fan çalışması yapıldı ki Delena hakkında, neler olup bittiğini kısa bir araştırma sonucu anlarsınız zaten. Ama asıl olay neler olup bittiğinde değil, nasıl olup bittiğinde :)

GİTARİST KIZDAN KÜÇÜK (!) BİR YAKINMA (SPOILER İÇERİR!)

Evet, bunu yazının sonuna sakladım, konusunu beğenip de izlemek isteyen ya da halen izlemekte olup şimdiki sezona gelememiş olanlar varsa lütfen bu kısmı okumasın!!! Uyarmadı demeyin feci hayal kırıklığı barındırıyor şu andan itibaren yazacaklarım.

Damon ve Elena tam birbirlerini bulmuşken, karşılaştıkları her zorluğun karşısında aşklarını yaşatabilmiş, ölümden döndürmüş, olmayan aşka tekrar kavuşmuş (cümle düşüklüğü değil izleyince anlam kazanacak bu deyim) bir çift söz konusu iken nedir diziyi yedinci sezona kadar uzatma isteği sorarım sizlere! Dizinin sezon finaline birkaç bölüm kala dizinin ana karakteri Elena Gilbert' ı canlandıran Nina Dobrev' imizin son sezonda oynamayacağı açıklandı!!! Bu nedir bana biri lütfen açıklasın! Hislerimi en yüksek dozda yaşıyorum belki ama izleyenler hak veriyorlar bana eminim. Koca bir altı yıl bizden alınıyor sevgili okuyucu, her daim Delena aşkını destekleyen fandoma selam olsun ! :( Tamam Nina ayrılıyor madem, devam etmezdiniz olur biterdi, ne oldu birbirlerine verdikleri sonsuzluk sözleri, ha ne oldu? Suç Nina' da değil, onun ayrılacağını bile bile dizide anlatacak çok hikayesi olduğunu bildiren yapımcı ve senaristlerde.
 İsyanıma burada nokta koyuyorum, yazmaya devam edecek çoook şey var ama neyse artık yapacak bir şey yok. Delena fandomuna düşen son sezonu izlememek, üç bölüm sonrasını final kabul etmek.
(resim kaynak: www.fanpop.com)
Görüldüğü üzere insan üzerinde aşırı etki bırakan bir dizi. İzlemezseniz eksik kalırsınız.
Peki ya siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum :)

Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!





19 Nisan 2015 Pazar

Kocan Kadar Konuş - Şebnem Burcuoğlu

Merhabalar!
Yaklaşık bir ay önce kitabını okuduğum (evet çok geç kalmışım farkındayım) okuduktan sonra koşarak filmine gittiğim harika bir hikaye!

Arka Kapak Yazısı
"Türkiye'de kadınların DNA'larına kodlanmış olan evlenme saplantısı, ne yazık ki bizim ailede daha yoğun. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize bu evlenme saplantısı kalmış. 'Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş' atasözü, anneannem Peyker'in lafıdır. Yani o sözü söyleyen ata, bizzat benim anneannem.
Sözün özü, kocan varsa varsın, yoksa da geçmiş olsun. Hele ki bir de 30'una gelip de bekâr kaldıysan bu dünyada yatacak yerin yok!"

Evli misin?
Ya nişanlı?
Sevgilin var mı?
O da mı yok!
Yaş kaç?
Hmm. Anlaşıldı.

Sen en iyisi bu kitabı bir oku. Yalnız değilsin Türk kızı! Senden çok var -ay bunu da yanlış anlayıp trip atarsın sen şimdi. Yok, öyle demek istemedik. Ailen, çevren, eşin-dostun-arkadaşın kankan, hepsi evlilik lafı ediyor değil mi? Ama zor iş.

Koca bulmak ÇOK zor iş arkadaş…

Yorumum
 Evet, Kocan Kadar Konuş kitabını ve filmi yorumluyorum bugün. Çoğu kişi okumuştur, okumayan varsa filmi mutlaka izlemiştir ama ben yine de konusundan biraz bahsedeyim. Efsun bol hanımlı bir aile içinde büyümüş, yıllarca aşk hayatında istediği mutluluğu bulamamış, saf gibi gözükse de zehir gibi zeki olan, kitap sevgisini işine taşımış bir Türk kızı. Bir gün kuzenlerin ve annesinin koca bulma tavsiyelerine uymaya karar veriyor ve büyük bir değişim yaşıyor. Kendisi spor giyinen, makyaj yapmayan, süsten ziyade rahatlığa düşkün bir kızken, bakkala makyajsız gitmeyen, her gün topuklu giyen, kop kop yapan birine dönüşüyor. İç dünyası da değişiyor tabi, Türk kızının olmazsa olmaz özelliklerinden trip atma, mesaja geç cevap atma gibi tüyoları beynine yerleştiriyor. İşte tam da bu kafada kardeşleriyle bir barda eğlenirken, sarhoşluğun son noktasında lise aşkı Sinan' la karşılaşıyor. Veee sonrasını kitaptan okuyunuz, sonra da filmini izleyiniz diyerek konu kısmını burada kesiyorum :) Evet biraz acımasızlık yaptım ama anlatırsam kitabın tamamını bir çırpıda döküvereceğim ortaya.

 Konusunu bu kadar uzun yazmışken gelelim yoruma. Kitaba ba-yıl-dım! Bugüne kadar böyle komik bir kitap okumamıştım. Otobüste falan okuyamadım şahsen çünkü deli gibi güldürüyor. Efsun resmen biziz kızlar, daha da ötesi yok. Sinan üzerinde evlilik emellerini gerçekleştirmek için yapmadığı kalmayan Efsun' un o komik hallerini kesinlikle okuyun.

(kaynak: www.beyazperde.com)
Şimdi gelelim filme. Filme koşarak gittiğim doğrudur, kaçırsam DVD' si çıkana kadar çatlardım meraktan. Bilindiği üzere baş rolleri Ezgi Mola ve Murat Yıldırım paylaşıyor. Film başından sonuna kadar resmen kitabın kopyası olmuş, okurken canlandırdığınız olaylar birebir gözünüzün önünde resmen. Replikler bile kitapla aynı gidiyor, ama uyarmış olayım kitabı okumadan filme giderseniz filmdeki bazı detay ve espriler sizde boşluk yaratacaktır. Zira kitabı okumayan arkadaşıma bazı esprileri anlatmak zorunda kaldım, çünkü anlamamıştı.

 Dün İzmir Kitap Fuarı' na gelen yazarımız Şebnem Burcuoğlu ile tanışma fırsatını yakaladım, kendisi çok tatlı, mütevazı bir insan. Ve %100 Türk kızı :P Şaka bir yana, yakalamışken birkaç dakika sohbet ettik. Bu düşüncelerimi ona da aktardım, kendisi senaryoyu bizzat yazdığını, çekimler boyunca sürekli sette olduğunu söyledi. Kitabın birebir beyaz perdede nasıl akıp gittiği sorusu da cevaplanmış oldu.

 Kesinlikle okumanız gereken bir kitap, imza gününde kitabın devamı olan Kocan Kadar Konuş-Diriliş' i de hemen aldım, imzalattım :) Okunacak kitaplarım arasında uzun süre kalmayacağına emin olabilirsiniz.

Demem odur ki, boş bir hafta sonunu değerlendirmek için çerez gibi keyifli mi keyifli, bol kahkahalı bir kitap olacak sizin için.İlk fırsatta okumalısınız! Türk kızları hadi kitap başına!!!

Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!


4 Nisan 2015 Cumartesi

Unutursam Fısılda

Blogumu açtığımda kitap, film ve dizi yorumlayacağım demiştim. Kitaplara öyle bir dalış yaptım ki film ve dizi yorumlarına pek girişemedim. Ama geçen hafta izlediğim bu Çağan Irmak filmini yorumlamadan rahat edemeyeceğim arkadaşlar!
(kaynak: www.beyazperde.com)
 Blogumun adından da anlaşıldığı gibi mesleğimin yanı sıra gitaristim, müzik küçüklüğümden beri benim tutkum. Öyle olunca müzikle ilgili film, dizi ne olursa izliyorum ama bu filmi nedense izlememiştim.
 Geçen hafta D&R' da en çok satan DVD olduğunu görünce artık izlemenin vakti geldi dedim ve aldım. eve gelir gelmez cipsimi çayımı hazırlayıp taktım laptopa izlemeye başladım. Ne yapmışım ben öyleee o kadar pişman oldum ki bu kadar geç izlediğime!

DVD Açıklaması
 Sağlık lisesinden yeni mezun olup, kasabanın sağlık ocağında hemşireliğe adım atan Hanife ve aykırı kız kardeşi Hatice, küçük ve kendi halinde, muhafazakâr bir kasabada yaşamaktadırlar. Hanife ne kadar çekingen ve içine kapanıksa, Hatice bir o kadar haylaz, laf dinlemez ve başına buyruktur. Edebiyata meraklı Hanife kimselere göstermeden bir şiir defteri tutarken, Hatice çevresindeki herkesi unutacak kadar şarkı söylemeye tutkundur. Bir gün yeni atanan kaymakamın oğlu Tarık kasaba merkezine gelir ve iki kız kardeşin hayatı o günden sonra tamamen değişir...

Yorumum
 Film en başından itibaren sarıp sarmaladı beni, liseli Hatice' nin müzikteki yeteneği kaymakamın yakışıklı oğlu Tarık' ın dikkatini çekiyor. Hatice erkeklerin arasında top koşturan erkek gibi bir kız, ama gün gelip Tarık' la tanışınca aşk ile de tanışıyor ve tanıtımda da denildiği gibi hayatı değişiyor. Tarık' ın beste yapma yeteneği var ama ne yazık ki bestelerine güzel sözler yazamıyor. Burada Hatice ile işbirliği yapıyorlar. Fragmanlarında da gördüğünüz gibi Hatice (Ayperi) ve Tarık hayallerini gerçekleştirip ünlü oluyorlar ama işte bu süreçte ve sonrasında yaşananlar filmin asıl dayanak noktasını oluşturuyor. Karakterlerin geçmişine ve şimdiki hallerine dönüşler yapılması çok hoş olmuş, zamanın acımasızlığını en kötü, en duygusal haliyle yüzümüze vuruyor.
(kaynak: t24.com.tr)

Burada kendime noktayı koyuyorum çünkü daha fazla devam edersem gözyaşları eşliğinde filmin tamamını özet geçmiş olacağım. Evet gözyaşları diyorum, mahvetti beni mahvetti, ağlamaktan gözlerim şişti resmen. Çok duygusal bir insanım kabul ama daha önce sadece iki filmde bu kadar ağladığımı hatırlıyorum (merak edenler için o filmler Titanik ve Not Defteri).

(kaynak: kelebekgaleri.hurriyet.com.tr)
(kaynak: www.pudra.com)
 Filmin müziklerine de ayrıca hayran kaldım, şarkıları Farah Zeynep Abdullah seslendirmiş ve cidden çok başarılı. Film müziklerinin de CD' si varmış, sanırım onu da bir an önce alacağım :)

(kaynak: www.pudra.com)
 Film su gibi akıyor gidiyor, izlemeyenleeeer vakit kaybetmeden izleyin! İzleyenleeer filmi nasıl buldunuz? Herkesi yoruma bekliyorum!

Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!