Yorum Kategorileri

16 Şubat 2015 Pazartesi

Özgecan Aslan


(www.milliyet.com.tr)

 Birkaç gündür internetsiz kaldım dostlarım o yüzden bu acı olayla ilgili ancak yazabiliyorum.

 Bir caninin elinde daha yitip giden genç bir kız... O kadar üzgünüm ki söyleyecek söz bulamıyorum. Ne desem boş kalıyor. 

 Katilinin birbirinden farklı üç ifadesi var, üçü de kan dondurucu. Rahat rahat anlatmış Özgecan' a nasıl kıydığını. Burası nasıl bir ülke haline geldi, ne biçim bir hal aldı insanlığımız?

 Sırf kadın olduğumuz için rahat dolaşamıyoruz sokaklarda. Minibüste tek kalan kadın olursa inmeyin diye kampanya başlatmış bazı duyarlı erkekler. Teşekkürlerimizi borç biliriz ama işin özü bize sahip çıkılması değil, sahip çıkılacak duruma düşürülmemek. Nasıl ki bir erkek gece yarılarına kadar arkadaşlarıyla rahatça gezip tozabiliyorsa, biz kadınlar da bunu yapabilmeliyiz. Etek giyiyormuşuz, geceleri geziyormuşuz... Boş laf bunlar hepsi bahane...

 Alın işte, erkeklerin üstün ırkmış gibi yetiştirilmelerinin sonucu ne? Gencecik üniversiteli bir kız vahşice katledildi. Namusunu korumak için mücadele ederken öldürüldü.

 Umarım Özgecan da diğerleri gibi unutulmaz, bu olay son olur. Ailesine başsağlığı diliyor ve bu yazıyı burada bitiriyorum. Zira söyleyebileceğim başkaca birşey yok, sözler kifayetsiz...

 Mekanın cennet olsun güzel kız...

8 Şubat 2015 Pazar

Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali

(www.dr.com.tr)

Merhaba kitap kurtları! Bildiğiniz üzere son günlerde #GriyiOkuyoruz etkinliği nedeniyle elime başka kitap almadım. Kürk Mantolu Madonna' yı etkinlik başlamadan önce bitirmiştim ama yorum yazacak zaman olmamıştı. Dün oturdum bilgisayarımın başına, böyle harika bir kitabın yorumunu geciktirmek olmaz dedim ve işte buradayım :)

Arka Kapak Yazısı

 "Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum 'Kürk Mantolu Madonna' yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
 Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. 
 Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.

Düşüncelerim
 Kısacık bir kitap, kısacık bir hikaye, ruhumda keskin ve derin bir iz... Evet, uzun zamandır herkesin dilinden düşürmediği bu eşsiz kitabı bitireli birkaç gün oldu. Bu kez ilk defa bir kitap için yorum yapmayacağım. Büyük bir ustanın kaleminden çıkmış öyle büyük bir eser ki, sıradan bir kitap kurdunun yorum yapması bence yerinde olmaz. Bu kitap için ancak düşünceler yazılabilir ki ben bugün bunu yapıyorum :)

 Çok ciddi bir giriş oldu farkındayım ama kitaptan sonra büründüğüm ruh hali aynen bu. Kitabın konusunu hemen hemen herkes biliyordur, zaten arka kapak yazısından da rahatlıkla konuyu anlıyoruz. Baş karakterimiz Raif Efendi sessiz, sakin, içine kapanık bir adamdır. Sıradan sıkıcı bir gününde gezmekte olduğu sergide karşısına çıkan bir tablodan ölesiye etkilenir, resmedilen kadına aşık olur. Onu kendi içinde çok özel bir yere koyar. Asıl konu bunun devamında ama o kısımları anlatmıyorum, anlatırsam büyüsü bozulur, okumanız lazım.

 Yazarın dili başta ağır gibi gelebilir, ama merak etmeyin bilmediğimiz kelimelerin günümüzdeki anlamları, kelimenin bulunduğu sayfanın altına yazılmış. Yazarın benzetmeleri, betimlemeleri, aşkı anlatışı o kadar güzel ki kitap akıp gidiyor. Akıp gidiyor ama bitmesin, sindire sindire okuyayım diye çaba göstermek gerekiyor. En azından ben okurken kendimi zorladım yavaş okuyayım diye. Her cümlesinden anlam akıyor resmen...

 Kitabın sonunda çok öfkelendim, sinirlerim aşırı derecede bozuldu. Kitabı fırlatacaktım neredeyse. Bu nasıl bir son olur ya diye iki saat kendi kendime söylendim. Ah Raif Efendi dedim sen ne yaptın??? Ben bir süre sonra tekrardan okumayı planlıyorum, sonunu bilerek okumak kitaptaki her cümleye yeni ve ayrı bir anlam katacak :) İşte bu kadar etkileyici ve vurucu bir kitap, kesinlikle okumadan ölmeyin! 

 Son olarak her zaman yaptığım gibi birkaç alıntı paylaşıp yazımı sonlandıracağım. Ama bilin ki hayatımda iz bırakan kitapların arasında yerini aldı bu güzel kitap.
"Zaten muhitimden uzak duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi?" 
"Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk."
"O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı."
"Kadın sevebileceği zaman sevmiyor, ancak tatmin edilmeyen arzulara üzülüyor, kırılan benliğini tamir etmek istiyor, kaybedilen fırsatlara yanıyor ve bunlar ona aşk çehresi altında görünüyordu."  
Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!