Yorum Kategorileri

18 Ağustos 2016 Perşembe

Harry Potter and the Cursed Child - Kitap Yorumu

Herkese merhaba!
Uzun zaman sonra ilk kez bir kitabı bu kadar isteyerek, heveslenerek, heyecanlanarak yorumlayacağım. Mevzu bahis Harry Potter olunca, doksanlı yıllarda doğan çoğu kişi gibi ben de kendimi kaybediyorum evet!
Ve Harry Potter filmlerine ait rastgele seçtiğim bir soundtrack eşliğinde havaya giriyor, yazıma başlıyorum.


Aylarca çıkmasını beklediğimiz bu güzel mi güzel kitap, aslında Londra' da sahnelenen tiyatronun metni ve J.K. Rowling, John Tiffany ve Jack Thorne tarafından yazıldı. İyi ki de yazılmış.

 Konusuna gelelim.
Yedinci (aslında sekizinci ama bölümlere ayrıldığından böyle demeyi tercih ediyorum.) ve son film olan Harry Potter ve Ölüm Yadigarları' nın finalinde, Harry, Ginny, Ron ve Hermione' yi yıllar sonra çoluk çocuğa karışmış şekilde bırakmıştık hatırlarsanız. Son sahnede her iki aile de çocuklarını kendi serüvenlerini yaşamak üzere Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu' na gönderiyorlardı ve film Peron Dokuz Üç Çeyrek' te sona eriyordu. İşte bu kitap tam da o sahneden başlıyor. 

Albus Potter, James Potter ve Rose Weasley, Hogwarts'a gitmek için trene biniyorlar. Başlangıç sahnemiz King's Cross. Albus, babası Harry ile ilişkisinde çok sorunlu bir çocuk. Okula gitmeden önce ve okula varana kadar Slytherin' e seçileceğinden korkuyor ve korktuğu da başına geliyor. Okulda Potter ailesinin yüz karası gibisinden muamele görüyor uzun süre boyunca. Kendisini ailenin sevilmeyen çocuğu olarak görüyor. Ve işte minik Potter bu durumla kendi içinde başa çıkamayıp, kendisini kanıtlamak istiyor. Sonrasında da yaptığı bir hatanın olaüanüstü sonuçlarıyla karşılaşıyor. Bu hata öyle bir hata ki, büyücülük dünyasındaki herkes ufak da olsa etkileniyor. Bize de bu enfes hikayeyi okumak kalıyor.

Rose ile birlikte bindiği trende ilk tanıştığı kişi Draco Malfoy' un oğlu Scorpius. İki oğlan çok iyi anlaşıp dost olsa da Rose, Malfoy ailesinden nefret ettiği için ikiliyle bağlarını kesiyor. Ama yine de arkadaşlar, pek görüşmeseler de sonuçta Albus ile akrabalar kaçışları yok.

Albus ve Scorpius kendilerince iyilik yapmaya çalışırken aslında Lord Voldemort' un geri dönmesine yardımcı olabilecek büyük hatalara yol açıyorlar ve genel olarak bu eksende ilerliyor konu.

Çok ayrıntıya girmeden karakterler hakkında da bilgi vermek istiyorum.Harry ve Hermione üst düzey bir meslekteler ne olduklarını söylemeyeceğim SPOILER olur bence. Ron ise Weasley Şaka Dükkanı' nın sahibi ve Fred ve George' un izinden bu işi seve seve devam ettiriyor. Hala bizim şapşik Ron' umuz olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Hermione de Harry de aynı şekilde yıllar geçse de hiçbir şekilde değişime uğramamışlardı bence. Ben onları nasıl tanıdıysam aynı doğrultuda tekrar buldum, sadece yaş almışlardı.

Bu serüvende bazı sürpriz karakterler ile de karşılaşacağınızı söylüyorum ama kim olduklarını okurken öğrenmeniz büyük bir mutluluk ve duygu seline kapılmanızı sağlayacağı için ayrıntıya girmiyorum.

Kitapta beni ağlatan birkaç sahne oldu. Özellikle Harry ve Albus arasındaki iletişimsizliğin dozunun aşırı aşıldığı bazı sahneler vardı ve Harry' nin geçmişinde verdiği mücadeleleri falan aklıma getirince bu yaşadıkları ona haksızlıkmış gibi geldi. Sonrası malum gözyaşları. Açık söylemek gerekirse Albus'u hiç mi hiç sevemedim. Evet pişman da değilim. Daha iyi bir çocuk olabileceğini düşünüyorum. Kitabın sonlarına doğru bu fikrimde birazcık olsa yumuşamışsam da hala içimden affedemiyorum kendisini.

Okumaya başladığımda Scorpius' un önce sıradan Malfoy' lar gibi olacağını düşündüm. Azıcık tanımaya başladıkça öyle olmadığı anlaşıldı. Sonrasında Ron' a benzeteceğimi sanıyordum zira bazı bloglarda öyle düşünenlerin olduğu yazılıydı. Ama Scorpius, Ron' dan çok çok daha zeki ve kıvrak zekalı bir çocuk olarak çıktı karşıma. Hermione ve Ron' un kızları Rose ise resmen Hermione' nin bölünerek çoğalmış hali gibiydi. Onun sahnelerini okurken hep minik Hermione oynadı zihnimde. 

Harry Potter hayranlarının kesinlikle okuması gereken harika bir serüven olmuş. Beğenmeyen çok kişi gördüm, hatta fan fiction diye nitelendirenler de var. Ama bence çok ama çok güzel, yeni ve bambaşka bir Harry Potter kitabı olmuş. Hani eskiden yeni Harry Potter kitabını çıkacağı tarihi atlamaz ilk gün gider alırdık, sonra da pat diye bir günde bitirirdik ya. İşte tam da o hissi bana yeniden yaşattı. Hogwarts' dan, King's Cross' tan birazcık daha geç ayrılmak uğruna kitabı yaklaşık on günde bitirdim. Bitmesin diye araya üç kitap daha soktum ama en sonunda merakıma yenik düştüm ve elime alıp birkaç saat içinde bitirdim. 

Goodreads' te tüm yıldızlarımı bu kitaba verdim hatta beş yıldız üzerinden bin yıldız vermek bile istedim.

Şu an için yabancı yayınevinin gönderdiği orijinal metin, ingilizce baskısı ile D&R' larda satışta. İnternet sitesinde daha ilk günden tükendi, hatta ben de ilk gün sipariş verenlerdendim ve tedarik edilemeyince kitabı bulabildiğim mağazaya koşarak gidip öyle kavuştum kitabıma. Şu anda da bildiğim kadarıyla ön siparişte, ama bulunan mağazalar da yok değil. İlk baskıya kavuşmak isteyenler bence acele etmeli.

Türkçe baskısı Yapı Kredi Yayınları' ndan yakın zamanda çıkacak. Çevirisi de Harry Potter hayranlarının yakından tanıdığı Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu tarafından yapılacak. Eminim harika bir iş çıkaracaklar!

Benim görüşlerim böyle. Siz kitabı nasıl buldunuz? Yorumlara bekliyorum. 

Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!