Yorum Kategorileri

5 Ocak 2018 Cuma

Ölmek İçin 13 Sebep - Kitap ve Dizi Yorumu

Herkese tekrar merhaba!

  






Bugün sizlerle uzun zaman önce okuduğum sonrasında da dizi olarak uyarlanarak büyük başarı elde eden Ölmek İçin 13 Sebep hakkında konuşmak istiyorum. Youtube' da birkaç Hannah Baker videosu izledikten sonra içimde uzun uzun yazma isteği oluştu.









"Yetenekli bir yazardan çarpıcı ve büyüleyici bir roman.” 
- Kirkus -
Geleceği stop tuşu ile durduramazsınız. Geçmişi geri saramazsınız. Sırrı öğrenmenin tek yolu  ... play’e basmak.
Hannah Baker ölmeden önce birkaç kaset doldurmuştu. İntiharının nedeni olarak gördüğü kişilerin adları bu kasetlerde gizliydi. ClayJensen, Hannah’nın doldurduğu kasetlerle ilgili hiçbir şeye karışmak istemiyordu. Hannah ölmüştü. Sırları da onunla birlikte gömülmeliydi.
Ancak Hannah’nın sesi, Clay’e kasetlerde onun da adının geçtiğini söyledi. Clay gece boyunca kasetleri dinledi.
... Öğrendiği şey, hayatını sonsuza dek değiştirecekti.
ClayJensen’ın ilk aşkının son sözleri.
(Tanıtım Bülteninden)

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, kitabı okuduğum zaman içimde tarifi imkansız bir his bırakmıştı. Üstünden günler geçse de Hannah' yı, yaşadıklarını ve sonrasında olanları bir türlü aklımdan atamamıştım. Günümüzde sıkça karşımıza çıkan gençlik romanlarından biriydi aslında ama olaylar o kadar gerçekçi şekilde yansıtılmıştı ki hayattan kağıda dökülmüş bir olaylar silsilesi gibiydi. Hatta kitabı bitirdikten sonra Instagram hesabımda kısa bir yorumunu da paylaşmıştım. 2017 yılının favori kitapları arasında yerini almıştı. (okumak için tıktık)

Nitekim çok ses getirmiş olacak ki kısa bir süre sonra Netflix tarafından diziye uyarlandı. Dizinin ilk sezonu bitti. Peki ikinci sezonu bekliyor muyum? Bunu yazının geri kalanında değerlendirelim. Neden buna vurgu yaptım derseniz, dizinin tek sezon olarak kalmasını isteyen kitle ve ikinci sezonu merak içinde bekleyen kitle olmak üzere keskin bir ayrım var. 


Kitabı henüz okumayanlar yahut diziyi izlemeyenler için hemen söyleyeyim yorumum spoiler içermeyecek. Okuduğunuz her şey kitabın tanıtım bülteninde ve dizinin konusunda açıkça yazan şeyler.

Genel konu şu şekilde: Lise öğrencisi Hannah Baker, okul ve arkadaş çevresinde yaşamış olduğu bazı problemler nedeniyle katlanamayacağı bir yükün altında kaldığını hissediyor ve intihar ediyor. İntihar etmeden önce de kendini hayattan kopartan sebepleri-olayları kendi sesiyle kasetlere doldurup, ölümünden sonra kasetlerde bahsi geçen kişilere ulaşması için bir plan yapıyor. Ölümünden sonra kasetler planı doğrultusunda sırayla dönüp dolaşıyor ve sıra Clay Jensen' a geldiğinde işler değişiyor. Çünkü Clay kasetlerde yer almasını gerektirecek herhangi bir kötülük yapmamış Hannah' ya. Ayrıca kendisi Hannah' ya aşık. Kitapta da dizide de Clay' in kasetleri dinlemesiyle iç içe geçen olaylar silsilesini okuyor/izliyoruz. 

Kitabı okurken ilk sayfadan itibaren aklımda ağırlıklı olarak tek soru vardı. Clay neden kasetlerde yer alıyor? Neden bu kadar şaşırdığımı sorarsanız, Clay bildiğiniz nerd. Okulun iyi kalpli, pek arkadaşı olmayan içe dönük çocuğu. Hannah' ya olan aşkını bile doğru düzgün ifade edememiş, etmeye çalıştıktıkça eline yüzüne bulaştırıyor falan. Şeker gibi çocuk anlayacağınız. Tüm bunlara rağmen neden kasetlerde bu çocuk diye merak ede ede kitabı bitirdim ve elimde bomba patlamış gibi kalakalım. Yani bunun sebebi Clay ile ilgili öğrenmiş olduğum şeyler değil, kitabın sonuydu. Okumaya başladığımda kızın öldüğünü zaten biliyordum ama olayların oluş şekli ve gerçekçiliği beni çok sarsmıştı. Belki de gün içinde gördüğümüz, karşılaştığımız pek çok kişinin, arkadaşlarımızın içinden geçen ve geçme ihtimali olan düşüncelerdi bunlar. İnternette yapılan yorumları görüp bayağı şaşırdığımı söylemeliyim ama. Neden derseniz, çoğu kişi Hannah' nın intihar sebebi olarak gösterdiği şeyleri ciddi bulmadığını, kızın şımarıklığının kurbanı olduğunu falan yazmışlar. Bu bence çok sığ bir bakış açısı. İnsanlara hangi olayların, hangi yaşanmışlıkların yük olacağını, neyin o kişiyi ne kadar etkileyeceğini kimse bilemez. Size sıradan basit bi olay olarak görünen bir olay, bir başkasının psikolojik açıdan kaldıramayacağı bir şey olabilir. Dayanamayıp sosyal mesaj vermiş oldum ama Google' da aratıp yorumlara bakarsanız, göreceğiniz yorumların nerdeyse yarısı belki de daha fazlası böyle yorumlar.

Kitap hakkındaki düşüncelerim genel olarak bu şekilde. Şimdi dizi kısmına geçelim isterseniz.


Dizinin başrol oyuncuları Katherine Langford ve Dylan Minette arasındaki kimyaya tek kelimeyle bayıldım. Diğer oyuncular da kitabı okurken zihnimde yarattığım resme tam oturdular. Cidden güzel bir iş çıkardıklarını düşünüyorum. Ancak beni zaman zaman sıkan bir şey vardı. Bölümlerin her biri yaklaşık bir saat sürüyor, hemen hemen bir film seyretmiş gibi oluyorsunuz. Tabi bu bir eksi değil. Ben sit-com tarzı dizileri çok sevdiğim için bana uzun gelmiş olabilir. Aslında Pretty Little Liars gibi dram-romantik tür dizileri de çok severim, o da mesela 45 dk sürüyordu ama uzunluğu rahatsız etmiyordu beni. Bu dizide olaylar o kadar iç bunaltıcı ki beni etkileyen kısım bölüm süresinden ziyade, işlenen konunun ağırlığıydı. Bu nedenle dizinin ilk sezonunu yaklaşık altı aylık bir zaman dilimi içerisinde izledim. İlk yedi-sekiz bölümü çok uzun sürede izlediysem de geriye kalan bölümleri iki günde bitirdim. Çünkü dizinin şöyle bir olayı var, her kaset kendisinden önce gelen kasete göre daha ağır bir olay barındırıyor. Düşene bir tekme daha lafını yansıtmış bence hatta o derece. Ve bu cümleden anladığınız üzere Hannah' nın intiharına sebep olarak gösterdiği olayları ciddiyetsiz bulmuyorum. Bazıları saçmaydı evet ama zaten olay da burada bitiyor. Birine küçük bir bakışınız, belki de selam vermeniz bile kişinin kendi değerini anlaması için yeterli olabiliyor.

"Size hayat hikayemi anlatacağım. Özellikle, hayatımın neden sona erdiğini. Ve eğer bu kaseti dinliyorsanız, siz de sebeplerden birisiniz."

Tek sezon olarak kalmasını mı istiyorum yoksa ikinci sezonu merakla mı bekliyorum konusuna gelince... Ben ikinci sezonu çok merak ediyorum çünkü burada söylersem spoiler olacak bir olay yaşandı ama sonucu bağlamadılar. İkinci sezona bırakılmış. İlk etapta o olayın açıklığa kavuşturulmasını istiyorum. Diğer konu da Hannah' nın ölümüyle ilgili yürütülen davanın akıbeti. İşte bu iki konu beni ikinci sezonu bekleyenler arasına itmeye yetti. 


İzlediğim yabancı kaynaklı bir videoda, alternatif bir final olduğunu ve bu finalde Hannah' nın kasetleri doldurduktan sonra intihar etmekten vazgeçtiğini öğrendim. Şu anda bu final dizi için mi yoksa kitap için mi düşünüldü net hatırlamıyorum ama finalin şimdiki şeklinden şahsen memnunum. 

Çok uzun yazdım sanırım ama sevdiğim şeyler hakkında konuşmayı çok seviyorum elimde değil. Her ne kadar dizi asıl sansasyonu geçtiğimiz yıl yaratmışsa da ikinci sezonu beklerken böyle bir yazı hazırlamak ve dizi ve kitapla tanışmayanlar var ise genel olarak bilgi vermek istedim. Tabi yazı pek genel olmadı neyse :)

Yazıyı buraya kadar dayanıp okuduysanız bir de soru sorayım o zaman. Diziyi siz nasıl buldunuz? Sezon finalinden memnun musunuz? Hannah' nın sebepleri sizce ölmeye değer miydi? İkinci sezon olmasaydı daha iyiydi diyenlerden misiniz? Yorumlarınızı bekliyorum.

Son olarak izlerken içimi paramparça eden bir cümleyi bırakıyor ve kaçıyorum.

"Hayat önceden tahmin edilemez ve kontrol bir illüzyondan ibarettir. Bazen tüm bu öngörülemezlik kahredicidir. Ve bu da bizi küçük ve güçsüz hissettirir."

Hoşça kalın!

Yazılarımı beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder