(www.dr.com.tr) |
Ona
rastlayana kadar bir ölüydü…
Sıcak
Bedenler kitabının kapağını işte böyle bir yazı süslüyor. Zombiler dünyayı ele
geçirmiş, zombilik bir hastalık gibi yayılırken dünya üzerinde çok az sayıda
insan kalmıştır. Bir gün baş kahraman “R” (yalnızca isminin baş harfini hatırladığı
için kendisine o şekilde sesleniyor) ve diğer zombi arkadaşları yemek avına
çıkarlar (yemekleri tabii ki sağlıklı insanlar). R, avladıkları insanların
içinde Julie’ yi görür ve o anda ona aşık olur. Onu diğer zombilerden korur, tek başına yaşamakta olduğu terk edilmiş uçağa getirir ve aralarında değişik bir etkileşim başlar. Julie onu
iyileştirmektedir! Kısaca kitabın konusu zombi-insan aşkı. Bir nevi vampir-insan aşkına benzemiş gibi
sanki değil mi?
Aylar
önce izlediğim aynı adlı filmin ilham kaynağıymış aslında bu kitap. Normalde
kitabı okumadan filmini izlemeyi sevmem, çünkü önce kitabı okuduğum zaman zihnimde
canlandırdığım olay örgüsünün filmde eksik kalan kısımlarını kendim doldururum.
Ama bu kez, kitaptan uyarlanan bir film olduğunu bilmediğim için önce filmi izleme
gafletinde bulundum. Bu nedenle kitap beni çok sarmadı, olacakları önceden
ekrandan gördüğüm için böyle bir şey olduğunu düşünüyorum. Çünkü normalde her aşk kitabını bayılarak okurum. Zira Twilight
serisinin etkisi filmler bile bittiği halde üzerimden halen geçmedi.
Fantastik
aşk romanlarını sevenler için gerçekten orijinal bir kitap, kesinlikle tavsiye
ederim. Ama dediğim gibi siz siz olan filmini önce izlemeyin.
O
kadar film film dedim, filmden de bahsetmeden olmaz! Başrolü yakışıklı İngiliz
oyuncu Nicholas Hoult –kendisini İngiliz gençlik dizisi Skins’ ten
hatırlıyoruz- , Teresa Palmer ve John Malkovich paylaşıyor. Kitabını okuduktan
sonra mutlaka izleyin, film oldukça güzel çünkü.
(www.blackfilm.com) |
(screencrush.com) |
Son
olarak kitaptan birkaç alıntı paylaşıyor ve sizlere veda
ediyorummm.
"Neden insanları öldürmek zorundayız bilmiyorum. Bir adamın boynunu kemirmek neye yarıyor bilmiyorum. Bende olmayan şeyleri onlardan çalıyorum. Onlar ortadan kayboluyorlar ve ben kalıyorum. Basit ama anlamsız bir durum, gökyüzündeki deli bir kanun koyucunun belirlediği keyfi kurallar. Ama bu kurallar sayesinde yürümeyi sürdürebildiğimden, onlara harfiyen uyuyorum." -R
“Tuhaf bir meraka kapılarak tabağından bir erişte alıp çiğniyorum. Hiç tadı yok. Hayali bir yiyecek gibi, havayı çiğnemek gibi.” -R
“Tuhaf bir meraka kapılarak tabağından bir erişte alıp çiğniyorum. Hiç tadı yok. Hayali bir yiyecek gibi, havayı çiğnemek gibi.” -R
“Kalbimin
küt küt attığına neredeyse yemin edebilirim. Oysa sadece onun kalbi atıyor
olmalı, göğsüme yaslanan sımsıkı kalbi.” -R
“Konuşmasını
seyrediyorum. Çenesinin kımıldamasını ve dudaklarından dökülen sözcükleri teker
teker biçimlendirmesini seyrediyorum. Onları hak etmiyorum. Sıcacık anılarını.
Onları ruhumun sıvalı çıplak duvarlarına boyamak isterdim, ama boyadığım her
şey dökülüyor sanki.” -R
Yazılarımı
beğeniyor ve takip etmek istiyorsanız, "İzleyiciler" sekmesine tıklayarak blogumu takibe alabilirsiniz. Youtube
kanalım yine blog ismim ile aynı (Gitarist Kızın Güncesi). Bookstagram
hesaplarını seviyorsanız, beni burada bulabilirsiniz.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Goodreads hesabımı mı soruyorsunuz? Orada da "Gitaristkiz" olarak kayıtlıyım.
Mutlu günler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder